Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Kuzey Irak'taki referandumla ilgili açıklama
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen Polis Akademisi Mezuniyet Töreni'nde konuştu.
Tüm şehitlere Allah'tan rahmet, gazilere de şifa temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Polis Amirleri Eğitim Merkezi'ndeki eğitimlerini tamamlayarak göreve başlamayı hak eden bin 859 komiser yardımcısını tebrik etti.
Emniyet teşkilatı dışından alınan öğrencilerin 24 Ekim 2016'da başlayan ve 18 Ağustos 2017'de sona eren zorlu bir maratondan geçtiklerini söyleyen Erdoğan, başarılı bulunan öğrencilerin eğitim sonu sınavının ardından polis teşkilatına katılmanın gururunu yaşadıklarını belirtti.
Televizyonları başında yayını izleyen anne ve babalar olduğunu anımsatan Erdoğan, "Onları da tebrik ediyorum, böyle evlatlara sahip oldukları için, evlatlarının bu vatan seferberliğinde, bu millet seferberliğinde hazırlayıp yetiştirdikleri için. Allah onlardan razı olsun" dedi.
İlk Derece Amirlik Eğitimi ve Güvenlik Yönetimi Tezsiz Yüksek Lisans Eğitimini tamamlayanlara görev yerlerinde de başarılar dileyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Mezun olan öğrencilerimiz arasında ülkemizin 81 vilayetinden kardeşlerim olduğunu görüyorum. Her meslek grubundan, her sosyal kesimden, her meşrepten insanlarla bu kadro adeta Türkiye'nin bir özü, bir özeti gibidir. Böyle de olması gerekir. Geldiğimizden bu yana bunun için çalıştık, bunun için çalışıyoruz. Milletin içinden gelen insanlar milletin beklentilerine, hassasiyetlerine, ihtiyaçlarına uygun hizmetleri çok daha iyi bir şekilde verebilirler. Sizlerden bu çok renkli yapıya uygun şekilde şu veya bu grubun, şahsın, ekibin değil, milletin ve devletin polisleri olarak görev yapmanızı özellikle bekliyorum. Görevinizi yaparken arkanızda devletin ve milletin, bunların temsilcisi olan Cumhurbaşkanınızın bulunduğunu asla unutmayın. Yaşam hayatımızda devletten ve milletten daha büyük bir güç yoktur."
"TEMİZLEMEYE DEVAM EDİYORUZ"
Pek çok kurum gibi Polis Akademisi'nin de bir grup tarafından sinsice kontrol altına alınarak, kendi amaçlarına hizmet eder hale getirildiğini belirten Erdoğan, "Sınavlarından terfilerine kadar her konuda hakka, hukuka, ahlaka aykırı yollarla elde ettikleri gücü, devleti ele geçirmek için kullanan Feto, sonunda işi millete saldırmaya kadar vardırdı. 17-25 Aralık'ın ardından başlattığımız mücadeleyi 15 Temmuz'dan sonra hızlandırarak bu ihanet çetesini devletten de, ülkeden de temizledik, temizlemeye devam ediyoruz" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çerçevede Polis Akademisini de yeniden yapılandırdıklarına dikkati çekerek, "Feto'nun propogandasına kanarak terörle mücadele için yapılan tasfiyelerin kurumlarımızı, özellikle de emniyet teşkilatımızı zaafa uğratacağını düşünenlere en güzel cevabı sizler veriyorsunuz. Bugün mezun olanlarla birlikte 17-25 Aralık sonrası göreve başlayan komiser yardımcısı sayısı 7 bin 347'yi buldu. Eskiden yılda 500 mezun verebilen akademimiz, üstün bir gayretle sadece bu yıl bin 859 mezun vermiştir. Mevcut eksiği tamamlayana kadar bu sistemle, yani sivilden öğrenci alarak komiser yardımcısı yetiştirme programını sürdüreceğiz" dedi.
Şu anda eğitim gören bin öğrenci ile yeni alınan 2 bin 200 öğrencinin de en geç önümüzdeki yılın temmuz ayında göreve başlayacaklarını vurgulayan Erdoğan, "İnşallah 2020 yılından itibaren bu ihtiyaç ortadan kalkacaktır. Bu tarihten sonra artık komiser yardımcısı alımı sadece teşkilatın kendi içinden yapılacaktır. Böylece polis teşkilatımızın en altından en tepesine kadar tüm kademelerindeki terfiler tamamen liyakata, bilgiye, beceriye, başarıya dayalı bir sisteme bağlanacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, bu amaçla yapılan sınavların polis akademisi dışında bir kurumda gerçekleştirileceğine işaret ederek, "Açıköğretim Fakültesi tecrübesiyle kendini kanıtlamış bulunan Anadolu Üniversitesi aracılığıyla yürütelecek bu çalışmanın, başarılı olacağını ümit ediyorum. Böylece sistemi hiçbir şaibeye, hiçbir haksızlığa meydan vermeden meslekte yükselme yolları tüm polislerimize açık olacak şekilde işletme imkanını elde edeceğimize inanıyorum" diye konuştu.
"YERLİ VE MİLLİ ANLAYIŞI ÇOK GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE YERLEŞTİRMELİYİZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "17-25 Aralık ve 15 Temmuz tecrübeleri bize bir gerçeği göstermiştir, emniyet, yargı, ordu gibi kritik kamu kurumlarıyla medya, üniversite, iş dünyası gibi toplum üzerinde yüksek etkisi olan yerlerde, yerli ve milli anlayışı çok güçlü bir şekilde yerleştirmeliyiz. Hangi görünüm, hangi iddia, hangi kisve altında olursa olsun kendini devletin ve milletin menfaatlerinin üstünde gören hiçbir anlayışın buralarda hakim olmasına izin vermemeliyiz. Bu bizim olmazsa olmazımız olmalıdır. Meşruiyetinin kaynağı millet ve hukuk olmayan adaletten, ahlaktan, vicdandan, değerlerine saygıdan, hoşgörüden nasibini almamış hiçbir kişi ve grubun fikirleri ve eylemleriyle ortak geleceğimize hizmet etmesi mümkün değildir" ifadesini kullandı.
"Sevgili gençler şunu unutmayın, Müslüman aynı delikten iki kez ısırılmaz" diyen Erdoğan, şunları aktardı:
"Biz Feto ve PKK gibi terör örgütlerinin ülkemize verdiği zararları, toplumsal yapımızda yol açtığı tahribatları yeniden yaşamak istemiyoruz. Türk milleti varlığına, birliğine, özgürlüğüne, geleceğine kasteden dış güçlerle mücadelede yeteri kadar yoruldu, yoruluyor. Bir de aynı mücadeleyi 10'ar, 20'şer yıllık periyotlarla içeride vermemizin akılla, mantıkla izah edilebilir bir tarafı yoktur."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK'yla mücadelede 2015 Temmuz'undan bu yana binin üzerinde şehit verildiğini, buna karşılık da 10 bine yakın teröristin etkisiz hale getirildiğini bildirdi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ama dikkat edin, ölen de yıkılan da kaçıp göçen de hepsi bizden gidiyor. Aynı şekilde Feto'yla mücadelede kamudan ihraçlarla, tutuklamalarla, kaçıp gidenlerle 100 bini aşkın bir insan kaybımız var. Bunların hepsi de milletimizin kendi ekmeğinden kısarak artırdığı kaynaklarla büyütülmüş, eğitilmiş, her alanda belirli konumlara gelmiş insanlardır. Elbette teröre bulaştıkları için, kan döktükleri için, devletlerine ve milletine ihanet ettikleri için bunların hiçbirinin gözünün yaşına bakmıyoruz, bakmayacağız. Adaletimizin gereği de budur, fakat faturayı kendimizin ödediğini de asla unutmayacağız. Allah'ın izni, milletimizin desteği, devletimizin kararlılığıyla biz tüm terör örgütlerinin, tüm teröristlerin üstesinden geliyoruz ve geleceğiz. Bu konuda kimsenin en küçük bir şüphesi olmasın, çünkü bu konuda kararlılığımız var. Allah'ın izniyle bu işi halledeceğiz aksi takdirde tarih bize bunun hesabını sorar, gelecek nesiller bize bunun hesabını sorar. En az bu mücadele kadar önemli olan bundan sonra ne yapacağımızdır. Eğer büyük bedeller ödeyerek imha ettiğimiz terör örgütlerinin, teröristlerin yerlerine sürekli yenileri türeyecekse o zaman burada bir sorun var demektir."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Adam ilkokul mezunu, herhangi bir şeyi yok, takılmışlar peşine gidiyorlar. Şu anda da birçoğu kaçmış, Pensilvanya'da onun kaşanesinde, onunla beraber yaşıyorlar. 400 dönüm arazi Amerika onlara tahsis etmiş, orada beraber 'Dünyada 160 ülkeyi buradan idare ediyoruz' diyorlar. Ama Amerika'nın bir sesi çıkıyor mu? Çıkmıyor. Defaatle görüşmemize rağmen, 85 koli dosyayı bunlara göndermemize rağmen ses çıkıyor mu? Çıkmıyor. Burada ne demek istediğimi anlıyor musunuz? Birileri bizi bir yerlerden idare etmeye çalışıyor. Birileri bizi bir yerlerden bölmeye, parçalamaya çalışıyor. Fakat bu milleti de bu ülkeyi de bölemeyecekler, parçalayamayacaklar" dedi.
Erdoğan, "tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" dediklerini, bunu derken, ülkesine ve toplumuna tüm benliğiyle, varlığıyla, samimiyetiyle bağlı insanlardan oluşan bir Türkiye hayal ettiklerini bildirdi.
Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Gürcü'sü, Abaza'sı, Boşnak'ı, Roman'ıyla tek millet olan 80 milyonu kimsenin parçalayamayacağını beliren Erdoğan, "Niye? Sevgili Peygamberimiz öyle buyuruyor. Bizler ayrı değiliz, Ayet-i Kerime açık, ortada, 'Biz, sizi kabileler halinde yarattık, birbirinizle iyi anlaşasınız, tanışasınız diye.' Üstünlük şu ırk, bu ırk olduğu için değil, kim Allah'a daha yakın ise o en üstünüdür. Öyleyse kimse kimseye afra tafra yapmasın" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "yaradılanın yaradandan ötürü sevilmesi gerektiğine" dikkati çekerek, "(Benim akrabamdır, parası bol, makamı yüksek) bundan dolayı değil. Eğer bundan dolayı sevmeye kalkarsak orada çok ciddi bir yanılgı var demektir. Kendi etnik kökenini, meşrebini, cemaatini, ideolojik grubunu... İşte bakın, Pensilvanya'daki bu nasipsiz adamın arkasından giden profesörler de var. Ya sen profesör olsan ne yazar?" dedi.
Törende bulunan profesörlerin kusura bakmamalarını isteyen Erdoğan, bunları "kitap yüklü merkebe" benzeterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Adam ilkokul mezunu, herhangi bir şeyi yok, takılmışlar peşine gidiyorlar. Şu anda da birçoğu kaçmış, Pensilvanya'da onun kaşanesinde onunla beraber yaşıyorlar. 400 dönüm araziyi Amerika onlara tahsis etmiş, orada beraber 'Dünyada 160 ülkeyi buradan idare ediyoruz.' diyorlar. Ama Amerika'dan bir ses çıkıyor mu? Çıkmıyor. Defaatle görüşmemize, 85 koli dosyayı bunlara göndermemize rağmen ses çıkıyor mu? Çıkmıyor. Buradan ne demek istediğimi anlıyor musunuz? Birileri bizi bir yerlerden idare etmeye çalışıyor. Birileri bizi bir yerlerden bölmeye, parçalamaya çalışıyor. Fakat bu milleti de bu ülkeyi de bölemeyecekler, parçalayamayacaklar.
Bunları defaatle kendilerine söyledik, belgeyse belge, bilgiyse bilgi hepsini verdik. Ondan sonra bizden, kalkıyorlar diyorlar ki 'Filanca papazı bize verin.' 'Bir papaz da sizde var, siz onu bize verin, biz de size onun yapalım yargıda şeyini size verelim.' 'Ya onu karştırma.' Ne demek? Sizde yargı var, bizde yargı yok mu? Kaldı ki bizdeki yargılanıyor, sizdeki yargılanmıyor. Pensilvanya'da bir kaşanede yaşıyor. Sizin vermeniz çok daha rahat, hemen verebilirsiniz. Yürekliliğimizi her yerde göstereceğiz. Ölmekse Allah için, vatan için, millet için ölmeye hazır olacağız, bütün mesele bu. Şehadet böyle var, yoksa kuru kuruya şehadet olmaz."
"F-16'LARA KARŞI ÇIKMAK KOLAY İŞ DEĞİL"
Hazreti Muhammed'in "Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır." hadisinin herkese hitap ettiğini belirten Erdoğan, "Burada kastedilen birlik, kendi dar çevremizin değil, tüm milletin, ümmetin birliğidir. Ümmet kavramı içerisinde Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Gürcü'sü, Abaza'sı her şeyi var" ifadesini kullandı.
Törene katılan mezunlara seslenen Erdoğan, "Buradan açıkça ikaz ediyorum; devletin içinde hiçbir kişinin, ekibin veya grubun paralel bir yapıya veya yapılanmaya gitmesine izin veremeyiz. Şimdi göreve gidiyorsunuz, işte gittiğiniz yerlerde bunları didik didik aramanız, bulmanız, çıkarmanız gerekiyor. Nerede ne var bunları çıkaracağız hep beraber. Çünkü bunlar, bu ümmeti bölmek, parçalamak istiyorlar. Bizi içimizden böldüler, yaralamaya çalıştılar ama Rabbim fırsat vermedi" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz gecesi milletin meydanlara, caddelere, sokaklara dökülmesinin ruhundaki asaletin bir tezahürü olduğunu aktararak, F-16'lara karşı çıkmanın kolay iş olmadığını vurguladı.
Darbe girişimi sırasında 250 şehidin verildiğini anımsatan Erdoğan, "İşte o şehadete yürüyen o aşk olmasa bu olur muydu? 2 bin 193 gazimiz oldu. O aşk, o iman olmasa bu olur muydu? Telefonla konuşuyor, telefonda ne diyor? 'Kuzenim belki bir daha görüşemeyiz'. Ve hakikaten şehit oluyor. Şimdi kardeşi benim yanımda sizler gibi polis, benim korumalarından bir tanesi de o. Bu aşk, bu inanç çok önemli. Yoksa herkes o F-16'nın, tankların, topların karşısında, helikopterler saldırıyor... İşte şimdi şu milletin evi, bir gazi evidir. Bu çevrede 29 şehidimiz, 36 gazimiz var" diye konuştu.
"HAİNCE, ALÇAKÇA GELDİLER"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz'da Özel Harekat Daire Başkanlığında 53 şehidin olduğunu hatırlatarak, şu görüşlere yer verdi:
"Haince, alçakça geldiler, 'En önemli merkez burasıdır' dediler, o merkezi vurdular ve 53 şehit orada verdik. Şimdi biz bunun hesabını sormayacak mıyız? Burası yol geçen hanı mı? Burası bu milletin en önemli hareket merkezidir. Burada böyle gel F-16 ile vur geç, var mı böyle bir şey? Bazıları bana şimdi mektuplar yazıyor, 'Benimki suçsuz, şusuz, busuz' vesaire. Tamam da o F-16'da seninki vardı veya onlara emreden, onları komuta eden oydu. Bundan haberin var mı? 'İşte onlar bunu bilmiyordu'. Ne demek bilmiyordu? Bunların hepsi yaşandı. İşte bu yönde girişim başlatanlar, organizasyon yapanlar veya heveslenenler hangi gruba mensup olurlarsa olsunlar karşısında hep beraber bizi bulmalıdır. Türkiye dost ve kardeş topluluklarıyla birlikte çok büyük ve güçlü bir ülkedir. Hamdolsun 80 milyon nüfusumuzla, ekonomik gücüyle, imkanlarıyla, savunmadaki askerdi, polisti fark etmez, bütün teknik alt yapı, üst yapımızla böylesine büyük bir ükede herkese kendi alanında yapacak ziyadesiyle iş vardır. Yardım faaliyetleriyle ilgileniyorsanız, kendi vatandaşlarımız yanında el uzatmamız gereken Suriyelisi, Iraklısı, Afrikalısı, Asyalısı, Arakanlısı, Balkanlısıyla yüzlerce milyon mağdur ve mazlum var, bunlara yoğunlaşmak lazım. Gittiğimiz her yer ne diyorlar biliyor musunuz? 'Türkiye, Türkiye, Türkiye' diyorlar."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mazlumların, mağdurların Türkiye'yi kendileri için sığınacak bir liman olarak görmelerinin bir mutluluk olduğunu söyledi.
Türkiye'nin "2,5 kuruşa muhtaç olduğu" dönemlerin yaşandığını ifade eden Erdoğan, "Marshall yardımlarıyla bu ülkenin askeri gücünün oluşturulduğu dönemler oldu ama şimdi artık öyle Marshall yardımı filan, falan yok. Biz bunları kendimiz yapar hale geldik artık bu güce kavuştuk. Askerimiz de polisimiz de hepsi bu güce kavuştuk. Eğer bu millet, bu ülke artık kendisi insansız silahlı, silahsız hava araçlarını üretir hale geldiyse işte bize o zulmü etmek isteyenler biz şimdi ev sahibi, güç sahibi yaptılar. Bunların daha da iyisi olacak. Bu konuda her türlü çalışmamız devam ediyor" dedi.
Eğitim faaliyetlerine değinen Erdoğan, özel eğitim kurumlarına tarihte hiç olmadığı kadar büyük bir alan açtıklarını, ilk, orta, lise, üniversite düzeyinde ve dini eğitim alanında okulu, öğrencisi, öğretmeni, yurdu ve diğer hususları ile yapılacak daha çok işin olduğunu söyledi.
İlim irfan işlerinin kıyamete kadar bitmeyecek bir sorumluluk olduğunu ve böyle bir yükün altına girildiğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Kültür ve sanat alanına yönelmişseniz, ülkemizin katkıya en çok ihtiyacı olan alanda faaliyet gösteriyorsunuz demektir. Ne yapsanız karşılık bulur. Hangi hizmeti sunsanız, teşekkürle karşılık bulur. Bu kadar çok hizmet ve faaliyet alanı önümüzde dururken tutup tüm gücü imkanları devlet içinde paralel yapı oluşturmaya teksif etmek netice vermeyeceği gibi yılların emeğinin hebasına yol açar. Devlet kendi işini yapacak. Hayırsever, eğitimci, ilim-irfan sahibi kültür- sanat erbabı da kendi alanında en güzel hizmetleri vermeye çalışacak. Tüm bunlar milletin maddi maneve varlığını güçlendirmek, yüceltmek içindir. Her fırsatta ifade ettiğim gibi, bizim ölçümüz Şeyh Edebali'nin ifadesiyle insanı yaşat ki devlet yaşasın.'"
"DESTEĞİ BULURSANIZ GELİR ÜLKEYİ YÖNETİRSİNİZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, herkesin ülke yönetimine talip olma hakkı olduğunu, bunun yolunun da siyasetten geçtiğini vurgulayarak, "Kurarsınız partinizi, çıkarsınız milletin karşısına, programınızı, hedeflerinizi anlatırsınız. Eğer gereken desteği bulursanız, iktidara gelir ülkeyi de yönetirsiniz. Ülke yönetiminde söz sahibi olmanın tek meşru yolu budur. Bunun dışındaki yol ve yöntemlerin darbelerden, cuntalardan, vesayet güçlerinden işgallerden bir farkı yoktur" diye konuştu.
Bir yandan içerideki ihanet odakları ile mücadele ettiklerini diğer yandan bölge ve dünyada yaşanan büyük değişim sürecinden Türkiye'yi güçlü bir şekilde çıkarmanın hesapları içinde olduklarına dikkati çeken Erdoğan, Türkiye üzerinde yapılan hesapları bozarak bugünlere geldiklerini söyledi.
Toplumsal kaos senaryolarının tutmadığını, darbe teşebbüslerinin neticeye ulaşmadığını ve terör örgütlerinin başarılı olamadığını belirten Erdoğan, "Şu anda Güneydoğu, Doğu buralarda polisimizle, jandarmamızla, askerimizle verilen mücadeleyle hamd olsun bire on netice alır noktaya geldik. Bu uluslararası terörle mücadelede aslında konulan çıtanın üstüdür. Bu çıtanın üzerine çıkmış vaziyetteyiz. Yeter mi, yetmez. Yeter olan nedir? Sıfırlamaktır. İnşallah o günleri de göreceğiz. Bu ülkeden o terör bulutları yok olup gidecek. İşte bu genç, dinamik kadrolarla bu işi de başaracağız" dedi.
"ASIL OYUNUN BİLİNCİNDE KARARLILIKLA ADIM ATIYORUZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak'ta yaşananlara da değinerek, "Suriye ve Irak'ta yaşanan hadiseleri, bu ülkeler üzerinde yapılan hesapları Türkiye'den bağımsız olarak görmüyoruz. Eğer Türkiye konusundaki niyetler gerçekleşmiş olsaydı, zaten şu anda Suriye ve Irak başta olmak üzere tüm bölgemizde başka şeyler konuşuluyor olurdu. Bizim bozduğumuz oyunlar sebebiyle sürekli yeni senaryolar üretiliyor ve tedavüle sokuluyor" dedi.
Türkiye'nin değişken ve sisli bir zeminde kendi hedeflerine bağlı kalarak farklı bir yol izlediğine işaret eden Erdoğan, büyük devlet olmanı verdiği vakarlara günlük gelişmelerin heyecanına kapılmadan asıl oyunun, amacın bilincinde olarak kararlılıkla adımları attıklarını söyledi.
Erdoğan, bu süreçte çıkarların yüzde yüz uyuştuğu, hedeflerin tam olarak kesiştiği hiçbir gücün olmadığını belirterek, "Herhangi bir konuda buluştuğumuz her ülkeyle veya güçle bir başka yerde maalesef ayrışıyoruz. Hatta karşı karşıya da geliyoruz. İşte bu karmaşık ilişkiler yumağı içinde ülkemizin ve milletimizin çıkarlarını koruyarak istiklalimizin ve istikbalimizi önceleyen bir anlayışla mücadelemizi yürütüyoruz" dedi.
Kuzey Irak'ta ortaya çıkan son durumun üzüntü verici olduğunu ancak üzerinden gelinemeyecek bir mesele olmadığını ifade eden Erdoğan, "Birlikte hareket etmeyi sürdürmemiz halinde çok daha güzel neticeler elde edebileceğimiz Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi anlamsız bir şekilde başlattığı bağımsızlık girişimiyle adeta kendini ateşin ortasına atmış bulunuyor. Kim senin bağımsızlığını kabul ediyor?'' ifadesini kullandı.
Erdoğan, 114 ülkenin Kosova'nın bağımsızlığını kabul ettiğini anımsatarak, Türkiye'nin İslam İşbirliği Teşkilatı Başkanlığını yürüttüğünü ve Kosova'nın tanınmasını istediğini ifade etti.
''OTUR OTURDUĞUN YERDE''
İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerden bile Kosova'nın bağımsızlığını halen tanımayan ülkeler olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bazı yerde bütünleşiyoruz bazı yerde ayrışıyoruz. Kosova Müslüman halkının yüzde 90'ını aşkın kesimi Müslüman. Yok işte şurda şu var ondan dolayı sıkıntıya düşeriz. Onun için şu anda mümkün değil. Bu tür böyle saçma sapan bahanelerle karşımıza çıkanlar var. Şimdi Kuzey Irak'ta da otur oturduğun yerde işte. Kuzey Irak yerel yönetimi başındasın. Para, pul her şey var. Petrolün var rahat dur. Neymiş? Bağımsız devlet olacakmış. 350 kilometre sınırın var bizimle bunu konuştun mu? Yok. İran'la konuştun mu? Yok. Federal devletle konuştun mu? Yok. Öbür tarafta Suriye'de şu anda zaten içeride savaş var. Orayla mutabık mısın? Yok. Nasıl sen geliyorsun da böyle bir adım atıyorsun? İşte devlet yönetmek öyle bir aşiretin reisi olarak bu işi çözmekle olmuyor. Şimdi oradan hareketle herhalde kendisine de bu konuda ciddi teşvikler oldu. Bu oyuna gelerek adımı atmış bulunuyor. Maşallah yüzde 92 filan da kabul görmüş. Yüzde 72 katılım varmış, yüzde 92 'evet' demiş. Bunları biz çok gördük. Burada da darbeler olduğu zaman bu darbelerin neticesinde yüzde 95 'evet' diyenlerin olduğunu çok gördük.
Bir gazeteci, bir şoföre diyor ki bindiği araçta 'Ne oy kullandın? 'Evet' Peki ne düşünüyorsun? Durumlar iyi gitmezse ne olacak? 'Çocuklarımı toplarım Türkiye'ye giderim' diyor. Şimdi onlar bile bu işi hazmetmiş değil. 'Evet veriyorum ama bir aksilik olursa gideceğim yer Türkiye.' Konumumuzun ne olduğu ortada.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) yaptığı referanduma ilişkin, "Bölgemizde yakılan her ateş gibi inşallah bu da bizi teğet geçer ama birilerinin canını fena halde yakar. Bugün sırf kendi çıkarları için kullanacak araç arayanlara gönüllü asker yazılanlar, yarın her şey normale döndüğünde, kapı komşularının, kardeşlerinin, kaderdaşlarının yüzüne bakamayacaklardır. Atılan bu adım, dün bölgedeki kötülüklerin sembolü haline gelmiş olanlara dahi rahmet okutacak vahamette gelişmelerin önünü açma faaliyetlerinin potansiyelini taşımaktadır" dedi.
"Bölgemizde yakılan her ateş gibi inşallah bu da bizi teğet geçer" diyen Cumhurbaşbakanı Erdoğan, "Ama birilerinin canını fena halde yakar. Bugün sırf kendi çıkarları için kullanacak araç arayanlara gönüllü asker yazılanlar, yarın her şey normale döndüğünde, kapı komşularının, kardeşlerinin, kaderdaşlarının yüzüne bakamayacaklardır. Bunu böyle bilsinler. Atılan bu adım, dün bölgedeki kötülüklerin sembolü haline gelmiş olanlara dahi rahmet okutacak vahamette gelişmelerin önünü açma faaliyetlerinin potansiyelini taşımaktadır" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"İşte böylesine bir tehlike var. Geçmişte kendilerinin maruz kaldığı zulüm ve baskı politikalarını bugün zayıf gördükleri herkese uygulayanların artık mağduriyet sözünü ağızlarına almaya hakları kalmamıştır. İşte Türkmenlere orada zulmediyorlar. Onların haklarını, hukukunu asla gözönünde bulundurmuyorlar. Ama öbür taraftan da 'Biz devlet olacağız.' Biz dostlarımız ve kardeşlerimizin sadece iyiliğini isteriz. Bugün Kuzey Irak'taki gelişmelere eğer böyle sert bir tepki veriyorsak tek sebebi, en başta Kürtler olmak üzere Arapların, Türkmenlerin ve diğer kesimlerin iyiliğini istiyor olmamızdır. Yapılan ve esasen hiçbir hukuki, fiili karşılığı olmayan referandum kimsenin faydasına değildir. Tüm ikazlarımıza rağmen ısrarla girişilen bu maceranın hüsranla sonuçlanması kaçınılmazdır. Hiç kimse kendini kandırmasın."
"BEN TÜRKİYE'DEN GÖRÜYORUM DA, SEN KUZEY IRAK'TAN NASIL GÖRMÜYORSUN"
Irak'ın kuzeyindeki meselenin, şu veya bu kesimin devlet kurma hakkı ile alakalı olmadığını vurgulayan Erdoğan, burada bölgedeki halkların birliğini, beraberliğini, dayanışmasını ortadan kaldırarak, ardı arkası gelmez çatışmaların önünü açmak isteyenlere payende olunmasının amaçlandığını bildirdi.
Erdoğan, mezhep gerilimi sebebiyle zaten yeteri kadar acı çeken bölgenin şimdi bir de etnik kavgalarla örselenmesinin kime faydası olduğunun çok iyi hesaplanması gerektiğine de vurgu yaptı.
Türkiye'ye, Irak'a, Suriye'ye, buralarda yaşayan hiç kimseye faydası bulunmayan girişimin, birileri tarafından açık veya örtülü şekilde desteklenmesinin sebenin, birilerinin işine gelmesinden kaynakladığını belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bugün bir gazetede okudum, 'İsrail bayraklarının olduğundan haberimiz yoktu' diyor Kuzey Irak yerel yönetiminden bir yetkili. Görmüyor musun? Ben Türkiye'den görüyorum da, sen Kuzey Irak'tan nasıl görmüyorsun? Bir gün, iki gün, üç gün... Çünkü geçmişte İsrail'in Mossad'ı onların ileri gelenleriyle iş biriliği halindeydi. Şimdi yine bu hareketlendi. Biz hem bu konudaki tavrımızı net bir şekilde ortaya koyacak hem de sonuna kadar ikaz vazifemizi yerine getireceğiz. Suriye'de yakılan ateşin nasıl ülkemize sıçramasına izin vermediysek, Irak'ta teşebbüs edilen bu fitneyi de inşallah durduracağız. Yeni Lawrencelar bu defa başarılı olamayacaklardır, bunu bilmenizi istiyorum."
"BİN YILDIR BU BEDELİ ÖDEDİK''
Dünya haritasına bakıldığında Türkiye'nin bulunduğu yerin ne derece önemli olduğunun başka hiçbir izaha gerek kalmadan görülebileceğine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylesine büyük bir hazineye sahip olmanın bir bedelinin de mutlaka olacağını söyledi.
Türk milleti olarak bin yıldır bu bedeli ödediklerini aktaran Erdoğan, "Kimi zaman haçlı seferleriyle, kimi zaman Moğol istilasıyla, kimi zaman kendi içimizde oluşturulan çatlaklarla maruz kaldığımız imtihanlardan hamdolsun alnımızın akıyla çıktık" dedi.
Erdoğan, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Bizim 2023 hedefimizi, 2053 ve 2071 vizyonlarıyla daha da ileriye taşımamızın sebebi, halen içinden geçtiğimiz imtihanları başaracağımıza olan inancımızdır. Bu tarihlerin hiçbiri de tesadüf, sıradan değildir. Rastgele belirlenmiş değildir. Geçtiğimiz 15 yılda yaptıklarımızın taçlandırılması olan bu vizyonlarımızın mesajını dışardaki herkes aldı. Ama maalesef içimizdeki bazıları, hala bu meseleyi anlayamadı. Hiç önemli değil. Her dönemde böyle gafiller, böyle aymazlar çıkabilir. Asıl olan milletimizin bu taşıyıcı ve kurucu unsuru kahir ekseriyetinin ne dediğidir, ne istediğidir. Zaten demokrasi de bu değil mi? Milletimiz özellikle son 4 yıldır karşılaştığımız her sıkıntıda iradesinin büyük ve güçlü Türkiye'den yana olduğunu ortaya koymuştur. 2019'dan itibaren geçeceğimiz yeni yönetim sistemimiz, hedeflerimiz doğrultusunda çok daha kararlı ve süratli bir şekilde ilerleyebilmemizi sağlayacaktır."
NAİM SÜLEYMANOĞLU'NUN SAĞLIK DURUMU
Eski milli halterci Naim Süleymanoğlu'nun sağlık durumuna da değinen Erdoğan, "Olimpiyat, dünya şampiyonluklarını hakkıyla almış Naim Süleymanoğlu ile ilgili bir duyurumu, tüm milletime ve dünyaya burada hatırlatmak istiyorum. Bildiğiniz gibi çok ciddi bir siroz ve karaciğer yetmezliği sebebiyle yoğun bakımda. Şu anda yoğun bakımdan çıkmış vaziyette, bir özel hastanede ve ancak bir transplantasyon, bir karaciğer nakliyle umudun olduğu söyleniyor. Bunu özellikle milletime duyurmak istiyorum. Kendisine geçmiş olsun temennimi, dualarımızla özellikle güçlendirmek istiyorum" dedi.
Dünyada ve Türkiye'de sporla ilgilenenler içinde Naim Süleymanoğlu'nu tanımayan, bilmeyen olmayacağını kaydeden Erdoğan, "Bu vesileyle Turgut Özal'a da Allah'tan rahmet diliyorum, çünkü Naim Süleymanoğlu'nu biliyorsunuz o dönemde ülkemize kazandıran da oydu" ifadesini kullandı.
"HUZURUN OLMADIĞI TOPLUM, HEDEFLERİNE ODAKLANAMAZ"
Akademi mezunlarının, emniyet teşkilatının belkemiğini teşkil eden kritik noktalarda üstlenecekleri görevlerde, ülkenin güvenliğine ve barışına katkıda bulunacaklarını dile getiren Erdoğan, huzurun ve güvenin olmadığı bir toplumun, orta ve uzun vadeli hedeflerine odaklanabilmesinin mümkün olmayacağını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını, Polis Akademisi mezunlarına, "Can güvenliğimizin, mal güvenliğimizin, nesil güvenliğimizin, akıl güvenliğimizin garantisi sizsiniz. Bu güvenlikleri bir kenara atmak mümkün değil. Bunu beraberce hayata geçireceğiz. Milletimize bu imkanları, siz sağlayacaksınız. Her birinize görev yerlerinizde başarılar diliyorum'' diye seslenerek tamamladı.