Türk bilim insanı Doç. Dr. Ozan Ünsalan, değeri milyarlarca dolar olan gök taşlarından koleksiyon yaptı. Sadece bir gramı bile 2 milyar dolar eden ve her gün arazide gök taşı arayıp bulmaya çalışan insanlar olduğunu söyleyen Doç. Dr. Ünsalan, vatandaşların normal taş ile gök taşını ayırmaları için önemli uyarılarda bulundu.
İHA'nın haberine göre, gök taşları ile 7 yıl önce üzerinde bazı analizler yapması için kendisine verilen gök taşı parçası sayesinde tanışan Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ozan Ünsalan, o günden sonra gök taşlarına ilgi duymaya başladığını dile getirdi. Bingöl'e 3 yıl önce düşen gök taşı parçaları üzerinde NASA'daki bilim insanlarıyla da çalışan Doç. Dr. Ünsalan, gök taşına olan ilgisini koleksiyona dönüştürdü.
BİLİMSEL AÇIDAN 1 GRAMI 2 MİLYAR DOLAR
Yaklaşık 1 gram civarından 1 kilograma kadar gök taşları olduğunu belirten Doç. Dr. Ünsalan, bilimsel açıdan bakıldığında sadece bir gramının 2 milyar doları bulabileceğini söyledi. Koleksiyonunda ABD'den Arjantin'e, Çin’den Fas'a, Antarktika'dan Avusturalya’ya, Türkiye’deki birkaç bölge ile birlikte farklı coğrafyalara düşen gök taşlarına ait parçalar olduğunu belirten Doç. Dr. Ünsalan, "En 2 milyar dolarlık gök taşı var. Bunlar bize çok uzaklardan gelen misafirler, yaklaşık 300 milyon kilometreler mertebesinde uzaklıktan geliyor. Dolayısıyla ne kadar uzak olduğunu hayal edin. Bu yüzden hiçbir fiyat biçemeyiz. İlle de biçeceksek bilimsel açıdan sadece bir tanesinin bir gramı 2 milyar dolar eder” dedi.
SANİYEDE 60 KİLOMETRE HIZLA ATMOSFERE GİRİYOR
Gök taşlarının atmosfere saniyede 60 kilometre hızla girdiğini ve bu hız nedeniyle oluşan sürtünme sonucu yüzeyinde oluşan sıcaklıklarla şekil değiştirdiğini anlatan Doç. Dr. Ünsalan, "Bir saniyede 60 kilometre hızla evinize gittiğinizi düşünün. 60 kilometre ötede oturuyorsunuz ve bir saniyede evinize ulaştığınızı düşünün. Atmosfere bu hızlarla giriyor dolayısıyla maruz kaldığı ısıyı düşünecek olursak, bu taşların ne kadar çetin bir ortamda kaldığını görmüş oluyoruz” ifadelerini kullandı.
“HEMEN ANALİZE GÖNDERMEYİN"
2015 tarihinde Bingöl Sarıçiçek’e düşen gök taşının ardından birçok kişinin maddi anlamda kazanımlar elde etmesinin dikkat çektiğini hatırlatan Doç. Dr. Ünsalan, “Bu olaydan sonra bu konuya ilgi oldukça arttı. Neredeyse günde onlarca mesaj, mail almaya başladım. ‘Araziye çıkayım gök taşı bulayım’ demek bir yöntem olmakla beraber, tabii ki bulabilirsiniz ama ömrünüz boyunca yüzde 1’den düşük bir ihtimalle bulabilirsiniz. Bu bilinen bir gerçek. Vatandaşlarımız şu yanlışı yapıyor; araziye çıkıp ‘gök taşı var mı yok mu’ diye araştırmaya başlıyorlar. Özelikle yaz aylarında bu durum artıyor. Diyelim ki bir örnek taş buldular ve bunu hemen ücret karşılığında analize gönderiyorlar. Ama önce bir mail atmalarını öneriyorum. Baktığımızda bir bulgu görüyorsak analize gönderebiliriz ama hemen ‘gök taşı mı değil mi’ diye analize göndermeyin. Biz de yapılan en büyük yanlışlardan biri bu, o yüzden özellikle söylüyorum” diye konuştu.
GÖK TAŞI OLMASI İÇİN 3 ÖNEMLİ ÖZELLİK
Gök taşlarını uzman kişilerin bile zorlukla ayırt edebileceği ancak belli kıstaslar hakkında vatandaşları aydınlatan Doç. Dr. Ünsalan, "Bulunan bir gök taşının öncelikle bir gözle ayırt edilmesi gerekiyor. Bu da uzun yıllar çalışmayı gerektiriyor. Her jeolojiyle ilgili alanda veya fizik alanında ihtisaslaşmış kişinin bile bunu görmesi çok zor. Üç özelliğe dikkat edebilirler; birincisi dışı yanık kabuk, ikincisi parmak izi şekilli girintiler ve üçüncüsü de iç kısmı ile dış kısmının birbirinden farklılık göstermesi gerekiyor” dedi.
YORUMLAR