Yapılan açıklamaya göre, damar sisteminde ortaya çıkan damar sertliği, en sık kalp, boyun ve beyni besleyenler damarlar ile bacaklarda görülüyor. Kimi hastaların hem kalp, hem bacak hem de beyin damarlarında olurken, kimilerinde de sadece bacaklarda ortaya çıkabiliyor. Bacakta ortaya çıkan damar tıkanıklıkları, en çok yürürken oluşan ağrıyla kendini belli ediyor. Bu tür bir belirti ortaya çıktığında, bacak damarlarında sorun olduğunu düşünmek gerekiyor.
Açıklamada, görüşlerine yer verilen kalp damar cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Soner Sanioğlu, sigara içmek, yüksek kolesterol ve ailesel damar hastalığı öyküsü gibi risk faktörlerinin bulunduğu hastalarda, damar tıkanıklığına rastlamanın da mümkün olduğunu belirtti.
''Damar rahatsızlıkları nedeniyle ortaya çıkıyor''
Bacak damarlarında ortaya çıkan ağrının, genel bir damar rahatsızlığının belirtisi olabileceğini ifade eden Sanioğlu, şunları kaydetti:
"Bu durumda kalp ve boyun damarlarının da incelenmesi gerekiyor. Bacak damarlarında sorun olan hastalar çoğunlukla kalp damarları nedeniyle sıkıntı yaşıyor. Kişiyi yürürken durduran bir ağrı oluşursa, bundan şüphelenmek ve gerekli incelemeleri yapmak önem taşıyor. Sözünü ettiğimiz ağrı yürürken ortaya çıkıyor, biraz dinlenince kayboluyor, sonra yine hissediliyor. Kişi, ağrı geldiğinde çevresine fark ettirmemek için vitrine bakar gibi davranıyor. 'Vitrin hastalığı' adını da buradan alıyor. Bunun başka sebepleri de olabiliyor ama en sık damar rahatsızlıkları nedeniyle ortaya çıkıyor."
''Kişiye özel olarak değerlendirilmesi gerekiyor"
Hastada sadece yürürken ortaya çıkan bir ağrı varsa, bu durum sosyal yaşamını etkilemiyorsa, uzuv kaybı yaratabilecek bir durumu ya da yarası yoksa öncelikle ilaç tedavisi uygulandığını belirten Sanioğlu, ilaç tedavisinde istenilen sonuç elde edilemezse balon ya da stentle damarların açıldığını veya cerrahi olarak bacağın kanlanmasının sağlandığını ifade etti.
Sanioğlu, her damar tıkanıklığının açılmak zorunda olmasa da tedavi edilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Bu tür rahatsızlıklarda, belirgin olarak yaşamı etkileyen hastalığa karşı yaklaşım yani kişinin kendine bakması gerekiyor. Risk azaltıcı ilaçların düzenli kullanılması ve yaşamında bazı değişiklikler yapması önem taşıyor. Örneğin, hastanın kalp damarı açılır ama kişi sigara içmeye devam ederse, ilaçlarını düzenli kullanmazsa kalp krizi geçirme riski yükselir. Dolayısıyla tedavinin mutlaka yapılması, hastanın yaşam değişikliği konusunda cesaretlendirilmesi ve bunun öneminin vurgulanması şart. İlaç tedavisiyle yanıt alınamayan durumlarda ise girişimsel tedaviye ihtiyaç duyuluyor. Bu sürecin, hastalık yok, hasta var mantığıyla, kişiye özel olarak değerlendirilmesi gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
AA
sizlere www.dahaber.com farkıyla sunulmuştur
YORUMLAR